Yalnızlık Paylaşılmaz mı?

yalnızlık

Yalnızlık hepimizin yaşadığı bir insanlık deneyimi. “Yalnız olmak” bir seçimken “yalnızlık” bir zihin durumu. Tam da bu yüzden işteyken, insanlarlayken “yalnız” hissedebiliriz. Etrafımızdaki insan sayısından çok onlarla kurabildiğimiz duygusal bağın derinliğidir önemli olan.

Yalnızlık,insanın çevresinde insan olmaması demek değildir. İnsan, kendisinin önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramadığı ya da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip olduğu zaman, kendisini yalnız hisseder.

Carl Gustav Jung

Salgın kelimesiyle yüz yüze kaldığımız bugünlerde anlamını da daha iyi öğreniyoruz. Yalnızlık hissi de bir salgın gibi insanların zihinlerimizde gün be gün yayılıyor. İçinde bulunduğumuz durum ve “Zamansızlık(!)” dan dolayı yüz yüze iletişmek yerine sosyal medya ve teknolojiyi tercih ediyoruz. Aslında konuşurken o yüz ifadelerini görmeye içten içe o kadar muhtacız ki emojiler ürettik bunun için. Belki ileride bu iletişime de alışacağız- elbet alışırız, insan neye alışmıyor- ancak şu an kuramadığımız bağların bir sebebi de bu. En başa dönersek aslında kurup/kuramadığımız bütün bağlar 0-3 yaşında annemizle olan/olmayan bağa dayanıyor diyor uzmanlar. Ancak bu bir kaç yüz kelime ile anlatılamayacak bir konu. Bir “inseption” gibi bırakmış olalım burada.

Yalnızlık hissi bir tercih gibi gelmiyorsa ve uzun süredir devam ediyorsa bir uzmana danışmak kıymetli olabilir. Çünkü yapılan araştırmalar diyor ki bu his günde 15 sigara içmeye benzer bir zarar yaratabiliyor. Bağışıklık sistemiz zayıflayabilir, depresyon ve anksiyete kapımıza dayanabilir ve kalp sağlığımız zarar görebilir.

Bu hisle kalakalınca yukarıda yazılanların hiç bir önemi kalmıyor belki. Yine de sizinle aynı hali yaşayanların söylediklerine kulak vermek kutunun dışından bir bakmak için faydalı olabilir, denemekten ne kaybedilir?

Yalnızlık hissettiğiniz için kendinizi yargılamayın.

Yalnız hissi gelip oturunca ilk yaptığımız bunun için kendimizi yargılamak oluyor. Kendimizi eksik, hatalı ya da sevilemez görüyoruz. Oysa bu da bir insanlık hali. Bu hali görmezden gelmek, üstünü kapamak, kovalamak yerine onu anlamaya çalışmak, bu hisse kulak vermek faydalı oluyor. Konu yine öz-şefkat’e geliyor, bir bakabilirsiniz.

Bu his herkes için ve sonsuza kadar sürmüyor.

İşin ironik yanı; bu kadar yalnız hissederken dışarıda bu hissi yaşayan milyonlarca insan olması.

Sevdiklerle zaman geçirmek.

İçinizden “Sanki bunu bilmiyorum…” diyorsunuz tahmin edebiliyorum. O his bize sürekli değersiz olduğumuzu, anlaşılmadığımızı, sevilmediğimizi söylüyor. Böyle olunca yakınlarımızın her hareketini, her sözcüğünü bu duyguyla algılıyoruz. Ancak belki de gerçek bu değil? Zaman geçirirken mümkün olan en yargısız biçimde kendinize nasıl hissettiğinizi sorun, cevabı içiniz versin.

Doğa.

Basit bir yürüyüş…Ya da hayvanlarla biraz zaman geçirmek.

Mavi ekran ile olan ilişkiyi biraz yavaşlatmak.

Bazen ne zaman o Instagram açıldı, o baş parmak ne zamandır yukarı aşağı hareket ediyor farketmiyoruz bile. Aslında içten içe o hayatlar birer fotoğraf biliyoruz ama haset sürekli dürtüyor; “Ne kadar da güzel, ne kadar da mutlu/zengin/yetenekli…”. Kapatınca bir dakikalığına “Ne hissediyorum?” diye sorabilir misiniz? Hasedimiz kaşınıyor, hased daha fazla, daha fazla diyor.

Üretmek.

Yazmak, ekmek pişirmek, karalamak, örmek; içinizden akan neyse. Sanat tarihine bir bakarsak “Yalnızlık” en yaratıcı duygu aslında.

Sanatçı, sanatçıysa her zaman yalnızdır. Sanatçının ihtiyacı yalnız olmaktır.

Henry Miller

Elin Adamı.

Hiç tanımadığız insanlarla olan kısa ilişkiler (akıllara hemen one night stant ler gelmesin). Sokakta yürürken basit bir gülümseme, taksi şöförüne “Nasılsın abi bugün?” diye sormak, bakkala “İşler nasıl?” demek gibi..İnsanın içini açıyor.

Yalnızlık sana gelsin:Yeni ilişkiler.

Belki değiştik, belki onlar değişti. Belki Jung’un dediği gibi paylaşamadığımız için yalnızız. Peki bizim gibi hisseden diğerleri? Neye en ufak ilgimiz varsa, bunun etrafında toplanan insanlarla biraz zaman geçirmeyi denemekten ne kaybederiz? Bu bir fotoğraf kursu, yemek kursu, resim kursu -o ilgi neyse- olabilir. Olan güzel olur.

Şu an biraz daha iyi hissetmek istiyorum derseniz.

Sevgiler.

Kaynak: https://www.psychologytoday.com/us

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir